Hollanda Günlükleri - 18

18. Hollanda günlüğünden herkese merhaba...

Havaların yavaş yavaş sonbahara döndüğü Ağustos ayının bu son günlerinde, yakıcı bir yaz mevsimini geride bıraktık ve derhal kışa doğru uçuşa geçmek, mumlarımızı yakmak, kar yağarken salon perdelerini açmak istiyoruz. Not olsun, iyilik güzellik olsun diye yeni günlüğe başlayalım.

Bağzı dağınık kahvaltılar diyorum... Kahvaltı olayına çok aşığım. Lakin bir de mis gibi kokan güzel domateslerimiz olsa? Sanırım bu yüzden Türkiye ve Yunanistan'a gidince en çok sevdiğim şeylerden biri pazara gitmek.


Bu sene bahçeden çılgın salatalık yedik. Bir anda serpildi hepsi, gidip dalından pıt diye koparıp dilimleyiverdik, dünyanın en güzel hislerinden biri. Tohumlar Alman markasıydı; alıştığım salatalıktan farklı da olsa ince kabuklu ve az çekirdekliydi. Güzeldi ama seneye Türkiye'den tohumlarım geldi, onları ekeceğim. Çengelköy diyorum, lütfen. :)


Domates de baya boldu; ilk ürünler pamuksuydu ama sonradan topladıklarımız çok güzeldi.
 

Yunan usulü musakka vardı menüde, bu benim yaptığım değildi ama tarif videosu isteyenler tam buraya tıklayabilir.


Hollanda marketlerinden Albert Heijn'da bu yaban mersinli cheesecake'i (adı çok seksi oldu böyle) keşfettim. Ölüyorum yahu o nasıl güzel bir tat, son bir ayda beş kere falan almış olabilirim. Yanında tabii ki rezene.


Bir ara şu olayı deneyeceğim. Temiz temiz hazır fasulye, aç paketi pişir, ne ayıklama var ne temizleme. Ay ben tekrar yıkamadan duramam ama, içim gıcıklanıyor. :(


Son zamanlarda ruhumu doyuran, en çok keyif aldığım şey mutfakta olmak sanırım. Kendimce takılıp duruyorum... Terapi gibi bir şey.


Ayrı keyif, çay ve kurabiye. O kurabiyeyi yapıyorsun güzelce, sonra çayı koyuyorsun, fırından mis kokular çıkmaya başlıyor, keyif için geri sayım başlıyor falan. Viii çok tatlı. :)


Uydurmasyon bir lezzet bombası: Roka, domates, peynir, pul biber, nohut, pul biber, nar ekşisi ve uçuşa geçiyoruz.


Meşhur daç peyniri, Old Amsterdam. Sanırım bekleme süresine göre, burada peynirler old-young diye ayrılıyor. Young baya bizim kaşar peyniri gibi bir şey. Diğeri de eski kaşar kıvamında zaten. Bir çalışmak lazım daç peynir dünyasına.


Birçok markette taze çıkmış kruvasan ve donut bulabiliyorsunuz, pek de uygun fiyatlı, maalesef. :p Yeniyor zira. Burası "Plus" market.


Geçen gözüm salondaki şu manzaraya ilişti, hayran kaldım.


 

Şu an daha fena ama bahçeden ufak bir ayçiçeği ormanımız olmuş olabilir. Bir gövdeden bir sürü çiçek verdi bu sene, hava da güzel olunca yaradı sanırım... Bu arada ayçiçeği en kolay çıkan bitkilerden ve bildiğiniz çekirdeği-çiğdemi ekiyorsunuz. Saksıda da gayet güzel çıkıyor. :)



İzmir sıcağı günleri yağmurla söndüren bir Hollanda gününden... Kışın kışa şikayet, yazın yaza, en güzeli o aradaki iki bahar.


Bir tanıdığın kızına böyle bir at aldık doğum hediyesi olarak. Tamam biraz beklemesi gerekiyor :D ama çok hoşuma gitti, tam saklanacak şey hani büyüdükçe falan. Pembirik pembirik.


Bu yolda yürüyüş yaparken yav ne kokuyor böyle mis gibi diyip, başımı kaldırmamla her yerin ıhlamur olduğunu görmem bir oldu. Çok masalsı bir kokuydu yol boyunca.


Bu da içimin gittiği bir diğer hane. :) İnsan hakikaten yaşadığı yerden belli oluyor. Dört duvarı ev yapan, yuva yapan hakiki sevgiyle yapılan küçük dokunuşlar aslında...


Evlerdeki bu bayrak direklerinde sırt çantası görmek, bu evin çocuuu mezun oldu demek Hollanda'da.


Bu ara adeta sardım, alkolsüz ve şekersiz limonlu bira. Malt içecek yani, ilk başta garip gelmişti ama içtikçe müptelası oldum vallahi. Amstel forever.


Bizim ev müstakil gibi yani yerle bir giriş kapısı. Geçen açık camdan iki tane çocuk içeri bağırıyor bir bakar mısınız diye. Gittim baktım, bu kitabı satıyorlarmış, içindeki tarifleri falan çalışmış onları anlatıyor. :) Ben de sokaklarda az incik boncuk satıp babam gelince hemen eve kaçmış bir insan olarak :D o hissi bildiğim için gittim hemen bozuk para aldım, olur dedim, çocukların birbirine bir sarılışı sevinmesi vardı ki insan yaşama sevinci doluyor, çok tatlılardı. Ne büyük zafer onlar için.


 Geçenlerde Den Haag'a gittik Yunanistan Konsolosluğu'na. Minicik bir yer, bu sokağın sağında kalıyordu. Çok acemi bir sistemleri var hala 1970'te yaşıyorlar sanki ya... Neyse ki işimiz rast gitti.


Hollanda'nın ünlü marketlerinden Albert Heijn'da böyle bir biber köşesi vardı, pek hoşuma gitti. Cinsleri ve acılık oranları falan anlatılmış, burada marketler hala çok eğlenceli. :)


Antika şeyler satan bir mağazadan, yumurta tutacakları? Başka bir adı vardı sanki bunun. Bir tanesi 2 EUR imiş, çok hoş vintage stil şeyler vardı aralarında. Bir kahvaltı masasını uzaya taşıyabilecek detaylar sayın seyirciler. :)


"Köşedeki fırının önünde buluşalım."


Telefon kılıfım mikemmel değil mi? Bununla düşmezse iyi olur ama.


Denemek için bir tane biber fidesi ekmiştim. Aslında ben sivri biber bekliyordum ama paprika tipi çıktı. Ufacık fideden 2 biber aldık, koparır koparmaz kıtır kıtır salataya koyduk yedik. Gerçekten insanı çok başka mutlu eden bir olay dalından ürün yemek. Çiçeği, şekli, rengi, bebek hali derken büyüyor da tadıyorsunuz.


Yine mutlu eden diğer "şeylerden" biri Melerence. Her türlü berry, Hollandacası ile "bessen" görmek de tatmak da insanı mutlu ediyor.


Geçenlerde uzun zaman sonra ormana gittik. Bir yerde okumuştum; doğada insan özüne döndüğü için farklı hormonlar salgılar ve çok mutlu, tamamlanmış hissedermiş. Böyle damarlarımda oksijen akıyor gibi geliyordu koca ormanı tek başımıza adımlarken. Bir de ılıkça bir hava ve yüze vuran güneş vardı ki, ah diyorum.


Buralarda da hemen her ormanlığın olmazsa olmazları tabii...

 

Geçenlerde bir kitap fuarı oldu Hollanda'da, hatta tam şurada yazmıştım ayrıca. Oradan iki mükemmel kitap aldım yemek kültürüne dair. Biri sadece zeytinyağına adanmış koca bir kitap. Hollandaca için de iyi oluyor elbet. Mutfağa dar saçma sapan kelimeler biliyorum böyle, çok komik oluyor bazen temel şeyleri anlamayıp "pancar haşlamayı" çevirebilmem. :D


İçki satan bir dükkanın camında gördüm bunu, hoşuma gitti. "Hangisi 18 yaşından büyük anlayabiliyor musun? Ben de anlayamıyorum... O zaman kimlik kartını göstererek bana yardımcı ol." diyor kısaca.


Blogda daha önce çok yerde bahsettiğim "Dille&Kamille", hayatımın aşkı, adeta Melis'in bayılacağı ürünler üretelim fikriyle yola çıkmış güzide mekanım. Tek tek öpmek istiyorum şu tabak çanağı ya. Böyle içerisi sabun kokuyor, yumuşacık müzikler çalıyor, herkes her daim çok içten falan. Zalim marketing.



Adres değişikliği ile ilgili bir konu için belediyeye gitmiştim geçenlerde.



Zira taşınıyoruz.



Penceresi ufak bir ormana bakan ufak bir salon olacak, mutfağında Melerence kim bilir neler yapacak; bu defa bahçe yok ama balkon var... Attın mı bir masa iki sandalye, hayatın keyfine varalım yine mis gibi.



Mutfağı temizleyerek başladım işe, daha yapılacak çok şey var tabii. On güne kadar bu eve geçmiş oluruz sanırım. Bakalım... Temizlik kiti ile savaşa hazırım.


Bu defalık dolapları dışından, çekmeceleri hem dış hem içinden sildim, bir de buraları düzenledim. Getirdiğim birkaç mutfak malzemesini şimdilik yerleştirdim. Ev işleri ve ne kadar yorucu olsa da taşınmak, eşyaları kutulamak açmak bir bana mı böyle güzel geliyor bilemiyorum. :)


Haydi bakalım, bir dört duvarı daha "yuva" eyleme macerası başlıyor... Yeni başlangıçlar, yeni bir ev, yeni manzara, yeni komşular, yeni bir çevre, her şey yeni; insanın yepyeni hayaller kurası geliyor. Yepyeni hedefler kurası... Kuralım o zaman! Fırsat bu fırsat. Hayatın bir sonraki çeyreği başlasın. :)

Melis

*

Yorumlar

  1. Peynirlerle ilgili yazdiklarini okuyunca ilgini cekebilir diye dusundum. Daha once şarap ustune olan kitabini almistim, cok guzeldi. Bira ve kahve uzerine yeni kitaplar da cikmis, birali olani okuyorum simdi. Peynirlisi de onumuzdeki gunlerde piyasada olacakmis. Linkini birakayim buraya (Kaaskenner word je zo):

    https://www.bol.com/nl/p/kaaskenner-word-je-zo/9200000095471619/?suggestionType=browse

    "good cook word je zo" diye aratip digerlerini de inceleyebilirsin istersen.

    Bir iki hafta once bizim de bir tasinma maceramiz oldu, gecen yazdim hatta bloga. herkes tasinma stresi var mi, cok zordur, kolay gelsin falan dedi ama ben de o yerlesme, organizasyon durumlarindan cok keyif aldigim icin yorgunlugu bile tatli geldi :) Yeni yuvanizda mutluluklar diliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üf süper! Çok teşekkür ederim. Aslında ben de bakalım bu kutudan ne çıkacak, bunu nereye koysam kafalarını pek seviyorum 😬

      Sil
  2. Selam Melis günaydın daha bugün senin sayfanı gördüm çok sevindim keyifle karıştırıp keyifle okuyorum. Hollandacayı öğrenmek için Türkiyeden ıraya gelip hem kursa gitmek hem de geçimimi sağlamak için part time çalışabilir miyim sence?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, ne açıdan çalışabilir miyim? dediğinizi tam anlayamasam da part time iş bulabilirsiniz ama yaşadığınız şehre bağlı ki sadece İngilizce yetsin. Veya Türk restoranlarına bakabilirsiniz. Geçiminize ne kadar yardımcı olur bilmem tabii ama Türk facebook expat gruplarına da yazıp işverenler varsa sorabilirsiniz.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar