Boztepe Balık Evi, Trabzon

Trabzon'u keşfettiğim iki gün boyunca aklımda hep şöyle iyi bir balık yemek vardı; ne de olsa Karadeniz'in en güzel yerindeyim. Fakat nereye gitsem, nerede-ne yesem diye aklım kurcalanıyordu, bilmediğim bir şehir en nihayetinde. Ardından araştırmalarım sonuç verdi ve Boztepe Balık Evi'ne ulaştım. :) İyi ki de ulaştım; zira bu ziyaretin sadece 'balık yemekten' fazlası olacağından haberim yoktu o esnada.


Bir defa Boztepe Balık Evi'ni bulmak çok kolay. Trabzon meydandaki dolmuşlara binip Ceylan Kent Sitesi'nde inerseniz, direkt karşınızda göreceksiniz bu mavi-tahta sandalyeli güzel mekanı.

 
Her şeyden önce içeri girer girmez müthiş güzel bir enerji alıyorsunuz, hem mekandan - hem mekanın sahibi iyiler iyisi çiftten: Ayla Abla ve Nusret Abi.



İçerisi Karadeniz'in denizinden kültürüne adeta bir müze gibi. Balığınız pişene dek, bu vakti etrafını incelemek için kullanabilirsiniz işin özü.



Önce biraz sohbet ediyoruz içeride, Ayla Abla nereden geldiğimi sorunca "Aslında şu an Artvin'den geliyorum, ama normalde İstanbul." cevabımın ardından, Nusret Abi'nin de Artvin - Yusufeli'nden olduğunu öğreniyorum. Güzel bir Artvin muhabbeti yapıyoruz böylece. :) Ayla Abla ise Trabzonlu ve yıllardır burada yaşıyorlar kızları ile.


Her Ayın İlk Pazar Günü Cağ Kebabı
Nusret Abi Yusufelili olduğu için cağ kebap işini çok iyi biliyor; her ayın ilk pazar günü özel olarak seçtiği etleri güzelce marine ediyor ve bir "cağ kebabı günü" yapıyorlar. Bu sırada mekan dolup taşıyor tabii, o yüzden önceden gideceğinizi belirtmenizi öneriyorlar.


Bu arada birkaç püf nokta da kapıyorum cağ kebabı için. :) Öyle ki, Nusret Abi sadece Balıkesir süt kuzusunun kol ve but bölgesinden özel alıyormuş eti, marine etmesinin ardından da odun ateşinde pişiriyorlar, yani tam bir efsane oluyor. Zaten birkaç saat içinde de bitiyor, o yüzden mutlaka haberli gidin derim. (Bir dahaki gelişimi, bizim kızları kapıp ayın ilk pazar gününe denk getireceğim malum.)


Ayla Abla son zamanlarda tanıdığım en içten, en samimi insan. O güzel salatalarını hazırlarken içeriden "Meliscim, soğan ister misin?" diye sesleniyor, nasıl güzel hissediyorum burada olmaktan anlatamam. Ben o sırada her ayrıntıyı yazmakla meşgulum tabii. :)
Bu arada sağ tarafta gördüğünüz Trabzon'un meşhur, çok eskilere dayanan tadı "beton helva". Belki diyorum bilmediğim özel bir ritüel vardır helva için, soruyorum nedir bu işin özü diye. Derlermiş ki efendim, helva balıktan sonra yendiğinde "balığı bastırır", mideyi rahatsız etmesini engellermiş, bir nevi denge kuruyor yani. Hatta Ayla Abla, balığın yanında içki içenlerin bu helvanın üzerine limon sıkıp macun olana dek ezdiğini ve aynı mantıkla o şekilde tükettiklerini anlatıyor; hem balığı bastırsın, hem de içkiye eşlik etsin diye.
Derkeen... 


Nereye baksam bir şey öğreniyor, bir yaş daha alıyorum burada: Hayatımda ilk defa "çağla turşusu" görüyorum. Bence "turşu olmak" çağlaya çok yakışmış. :) 


Ve sonraa, çok önemli bir şey oluyor.
Benim balık çorbasına bakışım sonsuza dek değişiyor!
Mesela bir düşünün, "balık çorbası" denince ne geliyor aklınıza? Heh işte, onu unutun şimdi. Sonra acilen Trabzon'a bilet alıp burada bir balık çorbası için. Ben ki balıkla aram çok da yoktur hani, buna ba-yıl-dım! "Ya bu nasıl bir şey yaa..." diye diye yedim öyle diyeyim. Levrek ile yapıyorlar balık çorbasını, sebzeler de cabası. Bak resmen yazarken gözüm dolacak öf be. :) Sırf bu yüzden bile Trabzon tekrar gidilmeye değer bir yer benim için.



Ve bir diğer efsane, kaşarlı levrek buğulama. İsme bak bir kere! Yine hayatımda tattığım en güzel balıklarda ilk 3'e hııızla giriyor bu levrek, şahane tatta bir balık yiyorum. Nusret Abi "Ben buna farklı şeyler ekliyorum, herkes soruyor ne koyuyorsun diye ama söylemiyorum." diyor. :) Ben de tamam o zaman hiç sormayıp sadece yiyeceğim diyorum, hiç bir yemeği yazarken bu kadar heyecanlanmamıştım bu arada, ışınlanma bulunursa ilk bu ana geri gideceğim!



Dedim ya en başta, "balık yemekten fazlasını bulacağımı bilmiyordum burada" diye, işte o ekstralardan biri de Nusret Abi'nin bu efsane icadı. :) Ayla Abla "Sen gördün mü bunu Melis?" diyor önce, sonra ne olduğunu tahmin etmem için biraz zaman tanıyorlar ama tık yok. :P Meğer sobanın verdiği tüm ısı yukarı kaçıp ısınmayı engellediği için Nusret Abi özel yapmış bunu; pervane çalışıyor, gelen sıcak havayı odanın içine yayıyor. Ne diyeyim vallahi dedim, bunun patentini almalı en kısa zamanda "ısıyayar" olarak. :)


Bu arada bu yıl üniversiteye hazırlanan pek zarif kızları Yaren uğruyor, uzun uzun sohbet ediyoruz; İstanbul'dan, Trabzon'dan, Artvin'den ve hatta Yunanistan'dan konuşuyoruz. Yaren'e de dediğim gibi, kendi 17 yaşımı görüyorum onda ve çok güzel şeyler başaracağını, hayallerini yaşayacağını hissediyorum. Ve evet, İzlanda da dahil Yarenciğim. :) 
Sonradan konuştuk tekrar ama buradan da söyleyeyim, bu güzel insanları tanıdığım için çok çok mutluyum. Trabzon'u benim nezdimde daha da kıymetli hale getirdiler, güzel sohbetleri için tekrar çok teşekkür ediyorum. 
Yakında bir gün, tekrar görüşmek üzere.


Uzun lafın kısası sayın okur, eğer Trabzon'a giderseniz, yolunuzu mutlaka Boztepe Balık Evi'ne düşürün; taptaze balıkları, meşhur salataları, beton helvası ve en mühimi hoş sohbetleriyle sizi ağırlayacak olan bu yerde güzel dakikalar geçirin derim. En kısa zamanda tekrar görüşeceğimiz malum.

Sevgiler,
Melis



Yorumlar

  1. Senede bir Trabzon'a kesin gidiyoruz, buraya da uğrayacağım kesin, çok hoş yermiş. Bakalım benim balık çorbasına bakışımı da değiştirebilecekler mi? :)) Eline sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Benim hiç şüphem yok, hem yemekleri hem güzel gönülleri ile mutlaka gidilmesi gereken bir adres Trabzon'da.

      Sil
  2. Feyza ÇANAKÇI11 Mart 2016 11:00

    Sevgiler..
    Değerli candaşlarımız için,şu an bu sözleri duymak,en az onlar kadar mutlu etti beni..Gözlerim dolu dolu okudum bu satırları..Bir solukta..Karadeniz insanının mertliği,içtenliği,olduğu gibiliği sevgili Ayla Ablamızda ve Nusret Abimizde fazlasıyla vücut bulduğu bir gerçek..Sağlıklı yaşamın vazgeçilmezi balık ailesi,bu dünya iyisi aileyle artık bir anılır oldu..Umarım böyle de sürer bu yolculuk..Trabzon'a yine,yeni yeniden bekleriz.. Feyza Çanakçı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözlerinize tamamen katılıyorum ve çok teşekkür ediyorum, en kısa zamanda tekrar geleceğim aşikar. Kendileri de fazlasını hakediyor, iyi ki varlar.

      Sil
  3. Αγιά Σοφιά Τραπεζούντας. 600χρονια Χριστιανικού πολιτισμού. Στις Εικόνες τα μάτια βγαλμένα, τα κεφάλια κομμένα. Και όμως εκείνες εκεί Ζωντανές. Δεν μπορούν να εξαφανιστούν. Και αφού δεν μπορούν να τις εξαφανίσουν θα τις κρύψουν με πλάκες από γύψο και με πλαστικό baners για να μην σκανδαλίζονται οι επισκέπτες. Απόφαση σημερινή 8/01/2019

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar