Üniversite Diplomalı Öküz

İnsan enteresan bir varlık.

Bakış açınıza göre, her sonun bir başlangıç ve her başlangıcın bir son olduğu şu kısacık hayatta, "insana" tahammül ederek geçiyor ömrümüz. Başkalarının egosu, kendi egomuz, kıskançlıklar, içten içe reddettiğimiz imrenmeler, beklentiler, farkındalıksız geçen-kaçan güzel anlar ve niceleri... Bunlar gibi, son günlerde aklıma en çok takılan konulardan biri üniversite okumak, veya okumamak.

Bu ay içinde hatrı sayılır bir okuldan mezun oluyorum, alacağım bir kağıt parçası, adına diploma diyeceğim, diyecekler. Benimki bir de "iletişim" fakültesi ki, ne iletişimsiz eğitimciler gördük, ne "zalim" ruhlarla cebelleştik, yeri geldi bizzat ne çok zalimleştik. Öyle bir sistem kurulmuş ki, başarılı olmak, "adam" olmak bir diploma parçasına tabi olmuş. 

İtiraf edin, "lise mezunu" denince bir insana, içiniz bir garip oluyor. İstemeseniz bile bir tepeden bakma mekanizması giriyor devreye, öyle zehir bir sistem bu işte... Onun yanında, bu başlığı seçmeme neden olan "diplomalı öküzler", çalışmayan, yiyen-içen-sıçan-uyuyan asalaklar, kime nasıl davranacağını bilmeyen, ne hayvana ne insana şefkati olmayan bir ton diplomalı öküz, hayatı dibine kadar yaşayan üniversiteye gitmemiş diplomasız "insanlardan" daha üst sayılır olmuş. Kendinize gelin Allah aşkına...

Hatırlayamadım kimdi onu diyen: "Ben üniversite okumadım; dünyayı gezdim." diye. Öyle bir dünya ki, bırakın yarın sabahı, bir dakika sonrasına nefes alacağınız belli değilken, çılgın bir savaşa giriyoruz ki bunun nedeni en az %80 ego. "Başkaları ne der, üniversite başarının anahtarı ne de olsa, üniversite mutluluğa giden yol, üniversitesiz hayatta hiçbir şey başaramam." Bütün bunların sadece birer zırva olduğunu üniversiteyi iyi bir not ile, taze bitiren biri olarak söylüyorum. Elbet size ve çevrenize bağlı olarak, "kötü" bir şey değil okumak. Üniversitenin en güzel yanı bence, sosyalleşme imkanı vermesi, bin bir çeşit insan tanımanız, belli bir konuya odaklanmanız; ama unutmayın, yeni mezunların hemen hepsi sudan çıkmış balık gibi ağzı açık-bir şey bilmiyorsa iş hayatı için, çok da kritik bir mevzu değil demek ki bu. Dünyaca ünlü markaları kuran adamların kaçı atılmış üniversiteden veya hiç okumamış, o kadar çoklar ki...


Amacım caydırmak değil kimseyi, sadece anlayın artık, üniversiteye gitmek "başarılı" olmanın, "mutlu" olmanın sadece bir küçük yol ayrımı. Mutluluk, üniversitede değil. Mutluluk istediğini yapmakta, mutluluk yeni yerler görmekte, kendini geliştirmekte, yeni insanlar tanımakta, okumakta, internet gibi bir lütuf varken günümüzde-oturduğun yerden dahi başka dünyalara gidip gelmekte, mutluluk istediğin şeyin peşinden özgürce gidebilmekte

Okuyamamışlık da başka; bir de bizzat seçerek üniversiteye gitmeyenler var. Burada farkındalık isteyen bir konu yatıyor sayın okur... Benim gözümde, sistem ne derse desin, o üniversite diplomalı öküzlerin diploması da kendileri de sıfırdan başka bir şey değil. Okumamış, küçük bir şehirde sevdiği işi yapmış, az ama öz kazanmış, gecelere kadar çalışmayıp - daha az para ama hayatı keşfedecek daha çok zaman kazanmış güzel insanlar, hayvana-insana nasıl davranacağını bilen, okuyan, sohbet eden, keşfeden, karşısındakinin zihnini okunacak bir kitap gibi merak eden ve dinleyen o güzel yürekler; "diploma" denen yeni nesil bir icat, o diplomalı öküzleri sizin tırnağınız dahi yapamayacak. Belki bugün sistem bunun üzerine kurulmuş olabilir, bu işin sonu da beklentilerinize çıkar. Eğer siz elektronik aşığı biriyseniz, gidin elbet üniversiteye. Sevinçle, keyifle derslerinizi "ders" olarak görmeden mühendis olun, yararlanın. Ama sizin içinizde bir yazar yatıyorsa, bir balıkçı, bir çiftçi, tüm o hayatın içinden "diplomasız" özel işlerden-hislerden biri işte... Hatta düzene göre bir "meslek" olmayan, sadece ama sadece sizi mutlu eden ve her an doğru yolda olduğunuzu hissettiren bir şey sadece. O zaman hayatta o "iyi yaptığınız şeyi", kendi benliğinizi çöpe atıp üniversite okuyacağım diye bir ego savaşına da kurban gitmeyin derim.


Ben bir kafede garsonsam, dünya tatlısı iş arkadaşlarım, hoş müziklerle ruhumu okşayan bir çalışma ortamım, hayatımı sürdürmeme yetecek bir maaşım varsa, neden orada kalmayayım? Neden "Garsonum." derken utanayım, bu kadar mutlu olduğum halde?! Neden bazı zeka özürlüler tarafından aşağı görüleyim, onlardan bin kat daha "farkında" ve huzurlu olduğum halde?! 

Bugün evlenirken bile, bir Allah'ın kulu sormuyor "İyi biri mi sevgilin? Sokakta rengarenk çiçeklerle bezeli bir ağaç görse gidip koklar mı? Kilo alsan seni küçük kızı gibi daha çok sever mi? Güzel güler mi? Hayvanlarla arası nasıldır? En son ne zaman mektup yazmış?" Yok, herkesin derdi ne iş yapar, kaç para alır, arabası var mı, evi var mı, var sa kaç odalı-yoksa ne zaman alacak... Yarını garantili olmayan bir dünyada ömür garantisi tutmaya çalışan zavallılarla çevrili etrafımız... Yaşamak da zor zanaat!


Bana sorarsanız, sonsuz olmayan bir dünyada, bu denli uzun süreli hayaller kurmak, belli ki dünyanın özüne bile aykırı. Çamur gibi bulanmışız hırslara da, hayatı kaçırmışız... Madem ben 15 yıl okuyup ertesi gün ayağım kayar da ölebilirim, öyleyse benim buradan anlayacağım şey "ne yaparsam sadece ve sadece sevdiğim, dünyaya bizzat onu iyi yapmak için geldiğimden" olacak. Ne güzel demişler şu lafı... Gecelere kadar çalış, bir sürü paran, evin, araban olsun; zor anında sarılacak bir ruh eşin olmasın. Mutlu musun, hey diplomalı?

Beklentileri düşürmeli sayın okur. Daha çok "hayata" bakmalı, tam içine. Daha az kazanmayı göze alıp, çocuğunla geçireceğin, o bir daha asla geri gelmeyecek zamandan çalmamalı hırs ile. Daha zor, ama daha "gerçek" bir hayata evet demeli huzurla. Sırf o kağıt parçasına sahip diye, diplomalı öküzleri, diplomasız güzel insanlarla kıyaslamamalı bile. 

Var mı kardeşim, hayır diyorum milyarların uyduğu düzene!

*


Yorumlar

  1. Ne kadar doğru söyledikleriniz. Üniversiteye gereğinden fazla anlam yükleniyor. Oysa insan sevdiği, mutlu olduğu şeyleri yapmalı hayatta.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi... Yine sahibini hatırlayamadığım bir sözde diyordu, "Üniversite kişinin mükemmelliğine giden yolda kullanacağı basamaklardan biriyken, 'ne kadar mükemmel olduğunu' göstermek için kullandığı bir araç oldu." diye.

      Sil
  2. Sevgili Melis,
    Hislerini sansürsüz,olduğu gibi paylaşman ne güzel. Bazı insanlar vardır ki, yapmacıklık da olduğundan farklı görünmek de zor gelir onlara.Bence bunlardan biri de sensin. Başarılı olmayı istemek güzel şey,ben de istiyorum ama iş dünyasında onca sahte,kötü kalpli ve sana ket vurmaya çalışan insanı gördüğümde resmen köye yerleşip ağ öresim geliyor. Hiç değilse denize bakar mutlu olurum. İnsanlar bırak başarıyı,yeteneği esas iyi kalbi çekemiyor bence. Dilerim sen kendi yolunda çok mutlu ve başarılı olursun. Merak ettim Hollanda'da y. lisans için bursa mı başvurdun ve sonuçları ne oldu? İnşallah kazanırsın sevgili Melisciğim,canı gönülden dilerim bunu bir adsız yorumcu olsam da:) Bazı insanlar öğretmek,ama güzel biçimde öğretmek,göstermek,aydınlatmak, neşe ve huzur katmak için gelirler sen de onlardan birisin bence.Yazılarını okumak bir zevk.Sevgiyle kal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba güzel kalpli adsız yorumcu :)

      Trafikte bayılmak üzere olduğum bir anda okudum bu güzel yorumu, yüzümü güldürdüğün için çok teşekkür ederim, ne mutlu bana... Sözlerine -iyi ki veya maalesef- katılıyorum, hayat sosyal anlamda da zorluklarla dolu. Fakat dilerim güzel günler göreceğiz... Hollanda'da mastera diğer sezon başvuracağım, o zamana dek biraz çalışıp kariyer biriktirmeye gayret ediyorum, dilerim her şey istediğimiz gibi olur...

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar