Hollanda: Bir Ormanı Adımlamak

Türkiye'nin birkaç farklı şehrinden sonra en son İstanbul'da geçen on yıldan fazla zaman; yeşil görmeye, yeşil görünce bunu 200 kişiyle beraber yapmamaya aç bir bünye; yapma değil - doğanın doğurduğu hakiki bir ormanda fazla temiz havadan kaynaklanan tatlı bir baş dönmesi... Bunlar uzun yıllardır yaşamadığım güzelliklerken, ne mutlu ki Hollanda bu açığı doldurmak için bir dolu ormana sahip. Tamam, belki masmavi denizlerden esen ılık rüzgarları yok ama; gerçekten eşsiz bir doğası var. 

Dün, bu ılık pazar gününü fırsat bilerek ormanda yürümeye, keşfe çıktık.

Hollanda'da "orman" kavramı oldukça ciddi manada kullanılıyor. Yani, hakikaten çok büyük bir alana yayılmış, bazı yerleri el değmemiş tadında ayak basmanın neredeyse imkansız olduğu yoğunlukta, alışkın olmadığımız çeşitlilikte bitki ve hayvana ev sahipliği yapan yerler... Doğasında, bu ormanlarda yaşayan sincap, tavşan ve hatta geyik görmek çok normal burada.

Bu şekilde numaralandırılıp yerleştirilmiş birçok kuş yuvası var ağaçlarda.

Bu yazıda çok fazla konuşmadan, dev ağaçların hışırtıları arasında, Hollanda'nın bir köşesindeki ormandan çektiğim mucizevi ayrıntıları paylaşmak istiyorum.

Şemsiye mantar, çok tatlı değil mi? :)

Bunlara sarılıp öpmek falan istiyorum bu ne yaa? Şirinler köyü gibi. :)) Yüz açıdan çekebilirdim herhalde bunları. Ah doğa, ne acayip şeysin!

Gelin. :)

Doğal halı. :)

Hiç denemediyseniz; gözlerinizi kapatıp ağaç gövdelerine dokunun. Kalp dinler gibi... Ağaçlar.

Hollanda'nın birçok bölgesinde yabani fındık ağaçları var. Burada onlardan göremedik lakin bol bol böğürtlen gördük, yedik. :) Bir alt fotoğraftaki çalılık hep böğürtlen...

Farklı cins bir çam ağacı ve gül kozalakları...

Ormanda zaman geçirmenin kan basıncınızı azaltarak sizi sakinleştirdiğini, daha iyi uyumanıza, daha iyi düşünmenize, hastalıklarınızdan daha çabuk iyileşmenize,  yardımcı olduğunu biliyor muydunuz? Hele bir de çıplak ayakla yürüyebileceğiniz bir alansa burası, vücudunuzda ciddi değişiklikler olduğunu bilmelisiniz.

Biliyorum, kolay değil. Söylemek kadar kolay değil doğaya varmak; lakin durun tekrar hatırlatayım... Her şey göze alma meselesi. Anladınız siz onu... :)

 Beklentileri minimuma indir; gözünün alıştığı mucizeleri teker teker en baştan keşfet... Bir de bolca; sahip olduğun olmadığın, her şeye şükret. Bu aralar bunları söylüyorum kendime, tavsiyelerimle...

Melis