Hollanda Günlükleri - 24

Merhaba canım okur,

En son yazdığım Hollanda Günlükleri yazısı, Şubat sonundaymış. Şu an Aralık sonundayız ve bu garip yılı şöyle bir toparlamak istiyorum. Hem de kendime bir tür sene raporu olur.

 Bu yıl da bahar Hollanda'ya tüm güzelliğiyle geldi. Sırasıyla açtı tüm çiçekler, cılız ağaçlar doldu, gürleşti, gökyüzünü doldurdu.

 

Sonra bu korona denen şey iyice duyulmaya başladı. Mart başı gibi İstanbul'a gidecektim ve henüz Türkiye'de açıklanmış vaka yoktu. Henüz olayın ciddiyetini de anlamamıştık zaten... Derken İstanbul'a gittik, diploma aslımı teslim aldım okulumdan, son bir veda ettim, toparlandık ve İzmir'e geldik. Daha önce bahsettiğim gibi ailem kesin dönüşlerin en güzelini yaptı ve Seferihisar'a yerleşti. Melerence'nin ruhu mavilere uçacak derken, bir gün tüm uçuşlar iptal edildi. Binbir stres ile İstanbul üzerinden, Atina üzerinden ayrı biletler alıp dönmeye çalıştığım günlerdi. En sonunda Hollanda "kalanları toplamak" için bir uçuş açtı ve dönebildim; fakat haftalarca kalmayı planladığım İzmir'e de birkaç gün sonra veda etmiş oldum. Bu bir boğazıma takılı kaldı dönerken. Ama yine de ilk görüşte aşk gibiydi her deniz buluşması...

Hala koronanın ne olduğunu tam olarak anlamadığımız günlerdi; hızlıca bir pazar yapıp, her türden özlediğim taze otları valize doldurup döndüm en nihayetinde. Bu anın şurada bir videosu da vardı.


 Neyse ki o arada Hollanda'nın en güzel dönemi olan bahar-yaz günleri iyiden iyiye gelmişti. Hollanda'da covid'in artmasıyla, o birbirine gülümseyen selam veren insanlar, kendisi hariç herkes hastalıklıymış gibi davranmaya başlayıp selamı bile kesti bir dönem. :) Ama hala maske falan asla yok. Değişik bir halk bunlar da ya, bak Aralık oldu, marketlerde maske yeni zorunlu oldu. Dışarıda hala zorunlu değil. Neyse efendim, sonra gevşediler tabii, şu an hiç de ciddi bir dikkat söz konusu değil diyebilirim. 

Bu yaz çok sıcak olmadı, geçen sene birkaç gün 35'e varan sıcaklar görmüştük ki bu Hollanda için ciddi bir sorun oluyor adeta. Müthiş bir nem, nefes alınamaz bir balon içinde yaşıyormuşuz gibi bir his. Neyse, ben bunu olduğunca fırsata çevirip tüm yazı parkta bahçede piknik modunda geçirdim.

 

 Aklımda devamlı İzmir... Öyle diyorsam gerçekten onu kastediyorum. En son Haziran sonuydu sanırım, covid coşmaya başlamış ama hala ciddiye alınmadığı dönem. Ben dedim ya İzmir'e gideceğim, ya da burada delireceğim. Hayatımda ilk kez çok ani bir bilet alarak Seferihisar'a gittim.

Şimdiki gibi olsa gitmezdim ama o dönem bu resmen beni hayata döndürdü. 1 ay kaldım, çoğu zaman insanlardan uzakta-doğanın kucağında, denizde, ıssız koylarda, bol kabak çiçekli haftalar geçirdim. Ağustos sonuna IELTS sınavı randevusu almıştım Amsterdam'dan, ona çalıştım bol bol deniz kenarlarında. Ne güzel bir histi o da, müthiş bir huzurla ders çalışma duygusu, çok uzun zaman olmuş. Kaldı ki o IELTS'i hedef belirleyip tüm aklımı ona odaklamak bana çoook iyi geldi. O dönemin amaçsızlığından sınav hazırlığı sayesinde kurtuldum resmen.

Melerence Instagram hesabında daha çok paylaşım yaptığım üzere, Çeşmeli kuzenlerimin yanına gittim, birlikte nefis bir akşam yaşadık, habire Urla'ya kaçtım, ah bilemiyorum, aşırı MELİS bütün bunlar. Çok güzeldi. 10 terapiye bedeldi.


 Derken döndüm Hollanda'ya. Sınava dek kendimi her akşam kapattım, 2-3 saat çalıştım. Ki bunu anlattığım bir yazı var blogda, bir de video (podcast bölümü) kanalda. Neyse efendim, bu da sınava gittiğim sabahki kahvaltımdı. (Ben kapıdan girene kadar çalışanlardanımdır her zaman, bkz. defterim ile birlikte)

Sınav da beyin hücrelerimi neşelendirerek geçip gitti, güzel bir puan alıp çok şükür bu macerayı da güzellikle tamamladık. Sınava girme nedenim yüksek lisans başvurusu yaparken ihtiyacım olmasıydı. Geçen sene Radboud Universiteit'e başvurdum, kabul edildim ama 3 günle sınav sonucu yetişmedi. O dönem üzüldüm ama şimdi bakınca iyi oldu diyorum. Zira bu Eylül için tekrar başvurup kabul aldım ve umarım gelecek sonbahara online değil fiziksel olarak, sağlıkla gidebileceğimiz bir okul yılı olur. Yani her şey iyi giderse, Eylül'e International Business Communication master programına başlayacağım Nijmegen'da. Şu anki günlük rutinimden çok farklı bir hayatım olacak; lakin bunu iple çekiyorum. Bir süredir uykuda olan beyin hücrelerim ve ben hazırız.

Sonra sonbahar geldi; yine o güzel renklere büründü Hollanda. Peşinden kışa bağlandık; bugün 19 Aralık ve geçen sene bu zamanlar inanılmaz kar varmış. Her geçen sene kışlar daha ılık ve karsız geçmeye başladı. Gerçi Hollanda'nın asıl kışı Ocak-Şubat aylarında yaşanıyor bence ama bakalım. Tek dileğim Mayıs gibi korona bitmiş gitmiş olsun, ben de şöyle bir 2 ay Seferihisar'dan hayat öpücüğü alayım.

Hepimiz inanılmaz bunaldık bu pandemi sürecinden artık; ben yine bir şekilde götürüyordum ama son iki aydır kendi kendime gülmeye falan başladım, durum vahim. :D Hollanda'da bir süredir kafeler falan da kapalı ve her ne kadar faydalı bir karar olsa da, insanı gereksinimleri karşılayacak, tek başına olsa bile sosyalleşecek hiçbir yer yok; üzerine hava grileşip soğudu, gerçekten zor dönemler.

Hal böyle olunca, kimsenin bilmediği bir adaya yerleşip iki göz bir oda kiralama fikri aklımı daha çok meşgul eder oldu. Şaka bir yana demeye dilim varmasa da, çok düşünüp sorguladığım bir dönem oldu benim de yaşantımı. Şu sıralar çok ciddi kararlar vermemek lazım aslında ama bakalım, şu yüksek lisans başlasın bitsin. 2022 Ocak'ta 5 yılım doluyor Hollanda'da, belki vatandaşlığa başvurur o konuyu da hallederim. Hayatı çok geçirmeden hani... Mesela,

Ben elimi uzatsam...

Verir misin elini Ege?

 

*
 

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar