Uzun Vadedeki Fayda... Kolay Dopamin... İnsan...

Dopamin... Her yerde.

İnternet ve sosyal medya hayatın normal bir parçası olduğundan beri, insanın ilkel ayarlarıyla oynamaya başlayacak kadar her yerde. Bir yandan bazı şeylerin bin yıllar önceki kadar zor olmaması şahane bir gelişme, diğer yandan tüyler ürpertecek kadar korkunç.

İnsan seneler içinde sosyal hayatını, bilimi geliştirse, kendini aşsa da, insan beyni o kadar hızlı ilerlemedi. Zira çalışma prensipleri hala aynı, hala stres anında kaç veya savaş kodlarını kullanmaya ve hemen her stresli anı ölüm tehlikesi ile eşleştirmeye devam ediyor. Beynin işleyişinden, bedeninden bir haber insanoğlu iyice şaşırıyor haliyle, fiziksel varlığı ile arası açıldıkça açılıyor. Bundan benim tüylerimi ürperten kopuşlar...

Sosyal medya ile herkes her yerde, bir şeye ulaşmak için çaba harcama gerekliliği pek kalmadı artık. Her yer hemen, derhal elde edilebilecek dopamin ile dolu. Her şey hemen olsun istiyoruz, çünkü başta internet ile senelerdir buna çok alıştık. Fakat bu insanın kendi özünü unutup iyice iletişimi kesmesi anlamına geliyor ki, bu bence göründüğünden daha da tehlikeli bir şey. 


Son zamanlarda hakiki özümüze dair şeyler okumayı ve zaman zaman kendi üstümde denemeyi seven biri olarak, uzun vadede fayda getirecek, daha düz tabirle sabır gerektiren eylemlere odaklanmaya gayret ediyorum. Hani meşhur marshmallow deneyi var ya, çocuklara şeker verip biraz beklersen bir tane daha kazanırsın diyorlar ve çocukları 40 yıl boyunca inceliyorlar hayatlarında. Şekeri hemen yiyip beklemeyenler aile ve iş hayatında çok daha "başarısız" oluyor. O hesap bu da, her şey hemen olsun, mesaj mı - hemen gider, yemek mi - markette yemeğin pişmişi bile var, olmadı hop eve sipariş. Tüm bunların insanın ayarlarıyla oynadığını ve sonunda beyinde arızalar çıkardığını görüyor, okuyorum. 

Geçen bir yerlerde rastlamıştım şu bilgiye, ne doğru: Artık kollarımızı yukarı kaldırmıyoruz! Düşünsenize, önceden gerek ağaç dallarından bir şeyler koparmak için, gerek tırmanmak gibi hareketlerde bulunurken, kollarımızı yukarı kaldıracak hareketler yapmamız çok normalken, şu anki ortalama bir "modern" hayatta insanın kollarını yukarı kaldırmasını gerektiren durum çok nadir. Bu yüzden günlük egzersizlere bu hareketi de ekleyip, hatta dallardan elma koparıyor gibi yapmayı öneriyordu bir uzman. Trajikomik açıkçası. :) 

Velsahıl, ben gerek bedenimin gerek beynimin özünden çok sapmamayı niyet edindim kendime. Bir kısmını biliyorum, bir kısmını hala araştırıyorum, nasıl hakikatime - yaradılışıma daha yakın yaşarım diye. Misal insan en az 20 dakika, her gün dışarıya çıkmalı, egzersiz dışında günlük hayatında hareket etmesi gerekmeli. Kesinlikle ama kesinlikle, günde 10 saat bir ekrana bakıp oturur vaziyette kalsın diye yaratılmamış bu beden. Sadece duygusal olarak söylemiyorum, fiziksel olarak da arızalar vermesine sebep oluyor bu kadar yapay yaşamak. 

Kısacası, make dopamine difficult to find again! Bir anlamı olsun bir şeylerin, en güzel aşk zor olanmış ise zor kalsın, aksi takdirde hiçbir şeyin tadı kalmıyor ve hep daha mutsuz-tatmin olmayan, değerleri olmayan insanlar yaratıyor bu düzen. Bazı şeylerin kıymeti elde etmek üzere yürünen yolda, emekte, gayrette. O evreyi geçip sonuca atlamak yerine, gerçek dopamine ve uzun vadeli faydaya odaklanmayı seçiyorum artık.

Bu da böyle biline, gibi oldu. :)

Bir ışık olsun dilerim, sevgiler.

Melis



Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar