Rota Amsterdam
Geçtiğimiz cumartesi Amsterdam'ı keşfetme fırsatı buldum.
Şehrin ve mimarinin güzelliği bir yana, bildiğiniz gibi Amsterdam'da birçok önemli müze de yer alıyor. Ben bu defa, birçok meşhur insanın neredeyse birebir aynı heykellerinin bulunduğu Amsterdam Madame Tussauds'a gittim. Giriş ücreti bir hayli tuzluydu; fakat umduğum gibi tüm zahmetlere değdi, -ki bu konuya daha sonra ayrı bir post yaraşır.
Amsterdam tecrübelerimi, keşfettiklerimi birkaç yazıda aktaracağım; elbette bol fotoğraf ile. Bu yazıda ise en baştan başlayıp, Amsterdam'a gidişten bahsedelim.
*
Hollanda'ya gelmeden önce, buradaki toplu taşıma araçlarının, ulaşımın pahalı olduğunu okumuştum, -ki doğrudur. Benim yaşadığım şehir olan Ede'nin Ede-Wageningen tren istasyonu ile Amsterdam arası maksimum bir saat ve bilet fiyatı 13.50 Euro; Türk parası ile yaklaşık 40.5 lira, -ki yalnızca gidiş bu. Tabii burada yaşarken, Euro'yu Türk parası olarak düşünerek yaşarsanız sinirleriniz için pek hayırlı olmayacaktır; ama yine de, bir saatlik yol için oldukça fazla bir rakam.
Hollanda'da tüm tren istasyonlarında bilet alma makineleri bulunur. Bu makinelerden kredi-para kartlarınızı veya OV-chipcard denen akbil benzeri kartları kullanarak bilet alabilirsiniz. Makinede İngilizce dil seçeneği de vardır ve size adım adım birkaç soru sorarak biletinizi basar, alt bölmeden verir. "Turist" olarak burada bulunuyorsanız da, yine istasyonlarda bulunan gişelerden nakit para ile bilet almak da mümkün; yalnız o zaman 0,50 cent-1 Euro gibi artı bir rakam ödeniyor sanıyorum.
Hollanda'da tüm tren istasyonlarında bilet alma makineleri bulunur. Bu makinelerden kredi-para kartlarınızı veya OV-chipcard denen akbil benzeri kartları kullanarak bilet alabilirsiniz. Makinede İngilizce dil seçeneği de vardır ve size adım adım birkaç soru sorarak biletinizi basar, alt bölmeden verir. "Turist" olarak burada bulunuyorsanız da, yine istasyonlarda bulunan gişelerden nakit para ile bilet almak da mümkün; yalnız o zaman 0,50 cent-1 Euro gibi artı bir rakam ödeniyor sanıyorum.
İstasyon içerisindeki bu makineler bile yalnızca bir kart aracılığı ile kullanılıyor; Hollanda kesinlikle bir "kartlar ülkesi".
Dikkat, dikkat!
Öncelikle biletinizi alırken, eğer makineden alıyorsanız "1.sınıf veya 2.sınıf bilet" seçeneğine dikkat etmelisiniz. Şu ana kadar ne 1. sınıf bilet alan gördüm, ne de farkını anlayabildim. Vagonların üzerinde 1 veya 2 yazıyor, dikkatlice kendi vagonunuza binmelisiniz, aksi takdirde bilet kontrolünde yüklüce bir ceza almanız kaçınılmaz. Bunun dışında, "indirimli ve indirimsiz bilet" seçeneğini de soruyor makine, siz indirimsiz olanı seçmelisiniz; indirimli olan sanırım belli bir yaşın üstünde olan kimseler ve öğrenciler için.
Bir diğer önemli konu ise spoorlar. Biletlerde saat yazmaz ve sizin önceden, internetten saati kontrol ederek gitmeniz iyi olacaktır. İstasyondaki ekranlarda tren saatinizi ve gideceğiniz yeri görüp, karşısında yazan "spoor 1, spoor 2 vb." bölüme gitmeniz gerekir. Bu "spoorlar" bir nevi, gideceğiniz platform numarasıdır, diyebiliriz. Örneğin aktarmalı bir yolculuk yapacaksanız mutlaka internetten bir screenshot vs. alın derim. Örneğin orada size şöyle diyecek: "Spoor 3'ten bineceksiniz, tren sizi diğer istasyonda spoor 11'de bırakacak. Orada inip spoor 8'i bulacak ve aktarmanızı yapacaksınız, indiğiniz yer ise spoor 10 olacak." gibi. Elinizde spoor numaralarınız olursa, koştura koştura platform aramazsınız oralarda, iyi olur.
İlk fotoğraf Ede-Wageningen İstasyonu ve bahsettiğim bilgi ekranlarından biri. Alttaki fotoğraf ise trenin rotası ve durakları. Durağa yaklaşırken uçaklardaki uzun anonslar gibi, uzuun uzun bir şeyler anlatıyor canlı bir ses ve bu anons yalnızca Hollandaca yapılıyor.
Burada da biraz dan diye çekmiş bulundum öyle insanlara doğru; ama Melerence için her şey mübah sayın okuyucu.
BİLET KONTROLÜ
Bir diğer, çok önemli konu ise bilet kontrolü. Şimdi genelde iki tane biletci amca, sanki baskın yapıyor gibi gaarc diye açıyor kapıyı, "Goedemorgeen!" diye bağırıyor, herkes biletlerine davranıyor. Zımba makinesi gibi bir aletle, o günün tarihi yazan bir kırmızı damga basıyor biletlere, sonra size geri veriyor. İşin enteresanı, mesela ben Amsterdam'a hem giderken, hem de gelirken bilet kontrolü olmadı. Hani bilet almamış olsam, bedava gidecektim. Ne zaman kontrol olup olmayacağını bilemiyorsunuz; ama genelde oluyor. Biletsiz binmenin cezası da hayli yüksek, o yüzden hiç gerek yok öyle ekşınlara, siz biletinizi alın binin bence güzel güzel.
Bir de değinmek istediğim bir diğer konu; BUNLAR ÇOK BAĞIRIYOR TRENDE. Her seferinde mutlaka böğürerek gülen genç bir grup veya karşı koltukla sohbet eden yaşlı bir teyze oluyor. Ayrıca kim soğuk demişse Hollandalılara atmış vallahi. Gayet trende yan koltuktaki teyzeye laf atıp bütün yol sohbet etmeler, iki dakika susmamalar, kakarakikiriler, pek şamatalı oluyor yolculuklar.
Bu arada Amsterdam Centraal İstasyonu'na gelmişiz bile; istasyon binasından başlıyor şehrin güzelliği. Amsterdam şehri ve toplumu, Amsterdam'da kahvaltı ve sokak yemekleri, bir de elbette Madame Tussauds Müzesi'ndeki gerçeğinden ayırt edilemeyen heykeller, önümüzdeki yazılara konu olacak. Takipte kalınız!
*
Yorumlar
Yorum Gönder