Bir Gerçek Orman, Bir Sarı Bisiklet
Hollanda, bir kişinin genelde birden fazla bisiklete sahip olduğu bir ülke. Özellikle büyük şehirlerinde bisikletinizi bırakacak "park yeri" bulmak çok zor.
Alttaki sahne Hollanda için oldukça normal, -ki bu kare küçük bir şehirden. Duruma paralel olarak, bisiklet hırsızlığı da çok yaygınmış. Türkiye'deki klasik bisiklet kilitlerinden de var; fakat çoğu bisiklet "kendinden kilitli", anahtarı çıkarınca tekerleğe geçen demir bir kilit sistemine sahip.
Alttaki sahne Hollanda için oldukça normal, -ki bu kare küçük bir şehirden. Duruma paralel olarak, bisiklet hırsızlığı da çok yaygınmış. Türkiye'deki klasik bisiklet kilitlerinden de var; fakat çoğu bisiklet "kendinden kilitli", anahtarı çıkarınca tekerleğe geçen demir bir kilit sistemine sahip.
Hollanda'da arabanız yok ise, bisikletsiz yaşamak gerçekten çok zor. Toplu taşıma araçları genel olarak pahalı ve kısa mesafelere hızlı-ekonomik ulaşmanın en iyi yolu bisiklet.
Burada okula da bisikletle gidiyorum. Tüm yollar, büyük bir ormanın parçası gibi, yemyeşil, iki yanında ağaçlar... Her bir sokak kuş sesleriyle dolu.
Her yerde bisiklet yolu ve bisiklet trafik ışığı var. Kırmızı ışıkta siz de arabaların yanında durup bekliyorsunuz. Bir de şu ancak kitaplarda görebildiğimiz, "döneceğin taraftaki kolunu kaldırıp işaret verme" oldukça sık rastladığım bir şey burada.
Hollanda'da ilk bisiklete binişim, ilk keşfe çıkışım da şurada.
Ben tümseklerden inerken, kuş sesleri arasında rüzgar saçlarımı fısır fısır uçuşturur iken, CHE'den bir arkadaşım karşı yoldan geliyordu, beni görünce "Ormanda sürelim mi? Bisiklet yolu var orada." dedi. Ben de why not canım dedim, sonra mükemmel, "gerçek" bir ormana gittik.
İki tarafı uçsuz bucaksız ağaçlarla kaplı, ortasından gerçekten çok uzun bir bisiklet yolu geçiyor. Öyle ki sonuna kadar gitmedik artık, geri döndük.
Ama bu ormanda yaşadığım een önemli ve güzel olay gerçek, doğal alanında yaşayan bir geyik görmemdi!
O kadar ürperdim ki! Kahverengi tüyleri, ağaç dalı gibi ince boynuzları, beyaz şeker poposu, incecik bacakları ile çook zarifti... Aslında fotoğrafını çektim ama makro lensim yanımda olmadığı için hiç görünmedi bununla. Uzakta olmasına rağmen bizim her hareketimizi izledi, ona doğru iki adım atınca da adeta uçar gibi sekerek kaçtı. Kaçarken bile o kadar zarifti ki! Üstelik asılmış tabelalarda ormanda yavru tilkilerin de yaşadığı yazıyordu; etrafa bakındım sürekli ama göremedim. Belki bir daha ki sefere. :)
Bir de evet, yanımdaki kıza, "İstanbul'da olsa bunu yerlerdi." dedim. Gerçi alışveriş merkezi yapılmamış böylesine doğal bir alan bulmak imkansız olacağını için sorun yok.
Aşağıdaki fotoğraflarda ormanı görebilirsiniz.
*
Yorumlar
Yorum Gönder