Yeni Bir Şeye Başlarken Göğüse Saplanan Korku Bıçağı

2017 yılında Amsterdam'daki ilk iş tecrübemin başlamasına 3 gün kalmıştı.

Bir sürü görüşme, mülakat, yazılı test sonrası işe kabul edilmiştim; fakat 3 gün kala içime kontrol edemediğim bir korku bıçağı saplandı: "Ya yapamazsam?"

"Ben birçoğu anadili İngilizce olan çalışma arkadaşlarım arasında iyi bir iletişim kurabilecek miyim?"

"Ya söylenen çok önemli bir şeyi anlamazsam?"

"Acaba İngilizce'me fazla mı güvendim? Ah, cesaret işini abarttım galiba!"

Gibi gibi gibi... Omzumun üstündeki küçük şeytan kulağıma fısıldamaya devam etti o 3 gün boyunca. Hep kötü senaryolar getirdi aklıma, oldukça yaratıcı, büyük ihtimalle hayatın benim için planlamadığı gülünç derecede dramatik senaryolardı bunlar.

Velhasıl, hiçbiri gerçekleşmedi.

Yeri geldi anlamadığım şeyler oldu, sordum. Öğrendim. Bazen konuşmaktan kaçındım. Sonuç olarak, sadece 1 ay sonra dahi, akıcı sayılacak İngilizce'm, Türkçe'de bazı kelimeleri hatırlayamayacak kadar iyileşmişti.

*

Bunun gibi birçok "korku bıçağı saplanması" yaşadım hayatta. Artık öğrendim; yeniliğe ramak kala beyin çıldırıyor. "Yapmaaaa! Kal konfor alanında, gittiğin yerde her şey yeni, çok risk vaaar!!" diye kendini yırtıyor. Salonda, koltuğun köşesinde oturup çay içeyim istiyor. Ama siyah demleme çay; sakın ola yeni bir çay falan denemeyeyim, onu bile istemiyor! Kendince beni korumak niyeti ama, o korku bıçakları baya acıtıyor. Az kalsın inanacağım söylediklerine, o derece!

Ama bu konuda kendimi eğitmek, beynim içeriden risk ateşine odunu vermeye başlayınca yükselen tansiyonumu, kalp atışımı telkinle yatıştırmak, bu duyguyu tanıyorum sakin ol demek için kendimi oldukça geliştirmekle uğraşıyorum birkaç yıldır.

Bu yazıyı yazmak istedim; çünkü yine bir yenilik var önümde, yeni bir başlangıç... Beni çok heyecanlandıran, "doğru yaptığımı" iliklerimde hissettiğim bir gaye. Öyle ki hayalini kurup düşündüğüm anda bile istemsiz şekilde kalp atışlarım korkuyla yükseliyor. Dur diyorum, normal bu his. Çünkü insan, bilmediğinden korkar.

5 yıldır çalışmamış, misal ev hanımı veya ev beyi olmuş bir kimse, işe başlayacağı gün içinde "ya yapamazsam" duygusu taşıyabilir. İş ile ilgili bazı kasları zayıflamış olabilir. Ama "içine girdikten sonra işin", derhal toparlanacak, zihin yeni rutinine ayak sağlayıp dengeyi kurmak için gereken her maddeyi masaya koyacaktır. O direttiği, korku bıçaklarını sapladığı göğüs, 1 aya kalmadan derin bir nefes alacak ve işin komiği, eski hayatını zar zor hatırlayacaktır. Bu böyledir, insanoğlu böyledir...

Bu nedenle ben ve sen, canım okur; korkuyorsan, bilmediğinden. Derin bir nefes al, hislerinin normal olduğunu bil,  geçici olduğunu bil, gelişeceğini bil, değişeceğini bil ve korkunun dahi tadını çıkar. Yaşamın ve insanın özü değişim, dönüşüm... Ve tıpkı bir tırtılın kelebek olması, bir civcivin yumurtayı kırıp çıkması gibi; zaman alıyor, güç istiyor, sabır istiyor... 

Ama sonunda oluyor.

Sonunda sen, "o" oluyorsun. 

O, olacağını, olabileceğini hiç hayal edemediğin... Kendini bir türlü öyle göremediğin, bir bakmışsın, sen olmuşsun. Yeni varoluşuna hoş geldin.

*

Göğsümde korku bıçakları; yakında nazikçe tutup çıkaracağım sizleri... Potensiyelim, her insanınki gibi, bir yıldıza yakından bakar gibi göz alıcı; ihtimaller kum taneleri kadar çok... Acıtmanızı bile ilgiyle izliyorum; korku sarıyor beni çünkü uzaktan bakıyorum. Yakına gittikçe renkler netleşecek, çözümler bulunacak; sonra bir bakmışım, sanki hep oradaymışım gibi... 

Ki, budur yaşamak.

Melis


Yorumlar

Popüler Yayınlar