Antiparos Adası'nda Yaşam Akarken...

Paros Adası'ndan 10 dakikalık bir gemi yolculuğu uzaklığında Antiparos Adası. Kendinizi tam anlamıyla "Ege'nin orta yerinde, minicik bir noktada" hissedeceğiniz bir ada burası. 

Bloğu takip edenler bilir ki ben genelde "gezi rehberi" yazmam, "gezi günlüğü" yazarım. Görmeniz yapmanız gerekenleri anlatmam; görüp yaptıklarımı, keşfettiklerimi anlatırım... Genel manada yemeyi içmeyi seven, maceradan keyif alan, lokal hayatın içine atlayıveren bir insan olarak bunlar hoşunuza gidiyorsa yazıdan ve fotoğraflardan keyif alacağınızı sanıyorum. Gelin sizi masmavi bir diyara, Antiparos'a götüreyim şimdi...


Paros'un Punda Limanı'ndan sık sık gemi kalkıyor Antiparos'a, şu karşıda görünen ada da ta kendisi. Alt satırlara bir de harita iliştirdim.



Gemi hareket ettiğinde beni en çok etkileyenler Paros'tan uzaklaştıkça ona geniş bir resimde bakıvermek, bir de derinleşen denize rağmen dibinin hala görünüyor olmasıydı. 



Gemiye araçla da binebiliyorsunuz elbet. Zaten Antiparos'a araçsız gitmeniz biraz sıkıntı olabilir, öyle vızır vızır otobüslerin aktığı "o kadar" aktif ve büyük bir ada değil en nihayetinde.


Bu nedenle bu tarz yerlerde araba kiralamak neredeyse şart bence. Hele ki Antiparos gibi bir adada yapılacak en güzel şeylerden biri arabayla sıfır turistik köylere tırmanmak ise... Böyle izole adalarda halkın tepelerde nasıl-nerelerde yaşadığını görmek beni çok garip ve güzel hissettiriyor. Bu aşağıdaki mesela, kıyıdan çok uzakta, etrafında doğru düzgün hane bulunmayan bir köy kilisesi.



Bu tarz kiliselerin kapıları genelde kilitli olur ve anahtarı ya etrafındaki evlerden birindedir, ya da o evlerdeki kişiler kimde olduğunu biliyordur.


Bu da yine sıcağın çıtır çıtır çıtladığı bir ada tepesinde, nispeten daha yeni bir köy kilisesiydi.


Döne döne tepelere tırmanmaya devam ettik ve Ege'nin en güzel, en ıssız, en gerçek mavilikleri ayaklarımıza serildi.





Bu ekran görüntüsünü adadayken almıştım, sağ üstte bizim Çeşme görünüyor, oradan anlaşılabilir nerede olduğumuz. Bu tarz yerlerde haritayı açıp konumuma bakmayı çok seviyorum. :) Dünyada bir yerdeyim ben ooo-oo...


Sıkı bir egzersizi göze alıyorsanız Antiparos Mağarası'nı ziyaret edebilirsiniz. Ama arabayla ulaşacağınız bu noktaya kadar gelirseniz bile karşısınızda yine şahane bir manzara sizi bekliyor olacak.



Ve Antiparos'un en çok sevdiğim yanı, plajları. Pırıl pırıl suyu ile benim favorim Soros oldu. Uzun zamandır girdiğim en güzel denizdi diyebilirim...






Bana kalırsa bu adaya gelip mutlaka yapılması gereken bir diğer şey ise Captain Pipinos tavernasında sizi lezzetten bayıltacak lokal mezeler tatmak.



Birkaç öneri vermek isterim sofraya dair, ah bunları yazarken bile tadı damağımda hepsinin. Fetaya alternatif, leziz mizithra peyniri ile yapılmış Greek salata.



Arnisia paidakia…


Veee…


Midyenin bir başka hali. Uff vallahi ışınlayınız beni. :)


Kömürde ahtapot, pancar saltası, kabak kızartma...






Şahane bir manzara ve pırıl pırıl su da cabası...




Burada da mekandan birkaç fiyat paylaşayım... Benim taverna kuralım: Ekstrem durumlar hariç, caciki 5 Euro'yu geçmemeli.



Antiparos ufacık bir Yunan adası olsa da, çarşısı çok donanımlı, bir sürü mekanın, tavernanın olduğu, dar sokaklarla klasik Yunan adası algısının hakkını veren bir mimariye sahip. Sağlı sollu mekanlar, mavi beyaz dar sokakları, ünlülerin inzivaya çekilmek için ev almasıyla ünlü bu adayı sezonu bitmeden ziyaret etmenize de değer dedirtiyor.

Ayrıca bana enteresan gelmişti ki, Yunanlar arasında bu ada biraz daha "gidelim kopalım, çift olarak değil arkadaşlarla gidin" adası imajında. Yani hiç öyle aşırı izole, pek bir şey olmayan ada imajı gelmesin gözünüze. Özellikle denizi, plajları diyorum ben.



Derken, Paros'a gemilerin de kalktığı ada limanında, Nautica isimli mekanın leziz kahve ve tatlılarıyla gemi saatimizi bekliyoruz gün sonunda...


Akşam olur...


Kilisenin ışıkları yanar, ada uzaktan uzağa parıldar...


Sonra git gide gece çöker...



Kim bilir bir daha ne zaman tekrar göreceğim bir kıyı...


Antiparos Limanı pembeler içinde hep daha uzağa düşer.



İyi ki bulundum dediğim bir yer oldu; bak burada da insanlar yaşıyor, sen metrobüste işe giderken, sen bir göl kıyısında balık tutarken, sen Hollanda'da pencereden dışarı bakıp çayını yudumlarken, buradaki mavilikler içinde akmaya hep devam ediyor...

Nicelerine.

Melis

Yorumlar

  1. Açıklamalarınız ada hakkında etkileyici oldu.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar