Yunanistan: Loudias Köyü'ne Misafir Olmak

Loudias, Selanik şehrine yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta olan, küçük bir yerleşim yeri. Çoğunlukla güzel, müstakil evlerin bulunduğu, rengarenk çiçeklerin bahçelerden taştığı, sakin, çok beğendiğim bir yer... Ablam gibi diyebileceğim Natia, bizi Loudias'daki evlerine davet edince, ben de burayı daha iyi keşfetme ve Natia'nın güzel çocukları ile vakit geçirme fırsatı buldum.

Göz açıp kapayıncaya dek geçti yol, kısa sürede vardık Loudias'a.




Gianna'nın arabasındaki, Türkiye'deki "seni seviyorum yastıklarının" dengi olan bir Sagapo'lu yastık ve Petros Pastanesi'nden aldığımız tatlımız ile, herkes güzel bir güne hazır.


Artık yavaş yavaş Loudias'a girince, güzel panjurlu eski evler, fotoğraf makinem ile cama yapışmama neden oluyor. Garip, hoşuma giden bir şey var bu sokaklarda; turistik yerler bir yana, böyle "gerçek" yerlere gelmek daha mutlu ediyor beni Yunanistan'da.


Ve... Mutlu son! 
Geçen yıldan beri pek özlediğim Nikos ve Odiseas ellerinde güller ile kapıda karşılıyor bizi. :) Annesi kızlar gelince gülleri onlara uzatın diye tembihlemiş herhalde, elleri havada kaldı çocukların gülü yüzüme yüzüme uzatırken. :) Böyle güzel bir başlangıçtan sonra belli oldu, önümüzde çok güzel bir akşam var.

Özellikle Nikos ile yıldızımız çok tuttuğu için, kendisinden özel ilgi görüyorum öhöm. :) Bütün akşam oyuncaklarını, birlikte uyuduğu üç ayıcığı, isimlerini, araba koleksiyonunu, fotoğraflarını gösterdi durdu. Masada yanıma oturdu, bütün akşam turp yedi. :) Çok seviyormuş turpu, kıtır kıtır bir tavşan oturdu yanımda.


Derken, Nikos beni elimden tutup çekiştire çekiştire yukarı, evlerine çıkarıyor; Natia'nın eşi bahçede mangalı bitirmek üzere, kendisi de mutfakta son dokunuşları yapıyor. Bu arada Nikos aşağı gidip geliyor, bu defa bir elinde şiş, yani souvlaki; diğer elinde gül, postmodern ruhlu bu çocuk!


Fakat her ne kadar sevse de beni, yine de fotoğraf çektirirken souvlakisini bana tercih ediyor. :)



İçeriye girince televizyonda Yunanca altyazı ile oynayan Türk dizisi artık şaşırtmıyor beni; Kara "Dayiii" aşağı, kara dayı yukarı, benim bile bilmediğim dizileri herkes biliyor burada. Bu defa Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisi vardı televizyonda.


Çocuk olmak ne güzel! İki dakika durmuyor bu güzeller. :) Nikos'un Yunan aksanlı bir "Meliiğss" deyişi var ki, çağırsın da gitme becerebilirsen! Çocukların peşinden aşağı taşınıyoruz yine. :) Fır dönmek tabirinin resme dökülmüş hali!


Giannis ise, Rima'nın güzel, sessiz, çiçek gibi oğlu; yanında da Odiseas. Nikos benim yolumu çok gözlemiş, o yüzden çocukcağıza ne yaptırmak isteseler Melis geldi, Melis istiyor, Melis dedi, diye diye gönlüne girdiler. :)


Bahçelerine de ne çok bayıldım! Burada güzel kayısı ağaçları.


Vakit tamam, masamız hazır! Yemeklerin yakından fotoğraflarını pek çekemedim, bir iki tane daha vardı ama çok sarsmışım onları acele edeyim derken. Bu yüzden uzaktan uzağa süzeceğiz artık. :)


Natia Gürcü kökenli ve etin üzerine soğan doğramak daha çok Kafkas'ta görülen bir stil, limon da sıkıyorlar ete; denemeyen kalmasın, şahane oluyor!


Ee, artık söylemeye gerek var mı? 
Caciki olmayan sofra olmaz burada; çok kolay, çok lezzetli.


Bir Yunan birası.


Güzel bir Yunan şarabı.


Yemek bittiyse, sıra... Kahvede! Ama bu kahve Yunan kahvesi. :)

Yunan kahvesi için, daha az kavrulmuş diyebilirim; öyle ki çok daha açık bir rengi var ve nispeten hafif bir tadı var. Servis olarak da aynı, soğuk su ile ikram ediliyor. Hatta Natia biraz daha farklı bir "sistemle" de olsa, falımıza da baktı fincandan. Hayırlısı. :)




Masa sohbetleri, Odiseas'tan gelen davul şov, çocukların oyuncak gösterme seansları, neşeli bağrışmalar, gülmeler derken çok güzel bir akşam yaşadık birlikte. Bu defa bir kez daha anladım Yunanistan'da; burada hemen her şey aynı, tek fark ifade edişin Yunanca olması. Çocuk her yerde çocuk; sünnet değil de, vaftiz hikayeleri var sadece. Gülmek her yerde gülmek, gülerken arada zor duyulan cümleler Yunanca burada sadece. Her yerde hayat var işte, her yerde dönüyor dünya. Teşekkürler Natia ve güzel ailesi.

*Not olarak, Nikos, Odiseas ve Giannis yazdım; fakat hitap hallerinde bu isimlerin Niko! Odisea! Gianni! biçimine dönüşeceğini unutmayalım. Bir kimse hitap ederken asla "Nikos!" demeyiz; "Niko" deriz, -s düşer. :)

(Natia mou, tha ksanarthoume suntoma! S'euxaristw gia ola, ola itan uperoxa!)

*


Yorumlar

Popüler Yayınlar